Tiffany Madlyn Doroxes Muggle
Galleon : 34663 Mesaj Sayısı : 2 Kayıt tarihi : 18/06/12
| Konu: Tiffany Madlyn Doroxes Ptsi Haz. 18, 2012 12:30 pm | |
| Devam etmekte olan bir rp'yi paylaşacağım. Başka bir sitede Francisco Auésten ile yaptığım bir rp'dir. Kanıtlayabilirim, o sitede adminim. Akıcılığı sağlamak için Francisco'nun yazdığını da paylaşacağım. - Bana ait:
Adre, sessizce evden çıktı. Dün, bir aile dostunun evine gitmişti kalmaya. Sabah da biraz hava almak için kimseye haber vermeden çıkmıştı dışarı. Dar siyah deri kotunun cebindeki telefonu çıkardı, en sevdiği adamı arayacaktı. Leofwine'ı. Bu saatte - saat 08.23 - Adreanna için dışarı çıkabilecek tek çatlak, oydu. My Darling, diye kayıtlıydı Leofwine. İsmini buldu ve arama tuşuna bastı. Kısa bir süreden sonra, uykulu bir ses " Hey, Adre! " dedi. Adre, kendi kendine gülümseyerek " Selam Leo, buluşalım diye düşünüyordum. Ne dersin? " diye sordu. " Elbette, neredesin? " diye sordu Leofwine, uykulu ses tonunu toparlayarak. " Londra'dayım, her zamanki sokağımıza gel bebeğim. " dedi ve güldü Adre. İlk tanıştıkları yerdi o sokak. İkisi için de özeldi. " Tamamdır, cisimlenirim. 15 dakikaya ordayım hayatım, görüşürüz. " dedi neşeli bir sesle Leo, Adre de " Görüşürüz. " diyerek kapattı telefonu. Buradan o sokağa yaklaşık 10 dakikalık bir yürüme mesafesi vardı. Cebindeki paketten bir sigara çıkartıp yaktı ve şarkı mırıldanarak yürümeye başladı. 12 dakika sonra gelmişti Adre, bir çıkmaz sokaktı burası. Girişinde durdu, bugünki ikinci sigarasını yakıp sokağa girdi. Leofwine'ın çoktan gelmiş olduğunu görünce gülümsedi ve üstüne atladı. Leo, onu kucağından bir süre indirmedi ve Adre mızmızlanmaya başlayınca bıraktı. Adre'nin yüzüne geniş bir gülümseme yayılmıştı. " Özlemişim seni. " dedi kısık bir sesle Adre.
- Francisco'ya ait:
Dün gece yapmış olduğu küçük kaçamaktan dolayı hala başı dönüyordu. İçtiği içkinin haddi hesabı yoktu ve ne kadar dans etmişti hatırlamıyordu bile. Uyanmış olmasına karşın yataktan kalkamayacak kadar yorgundu. Zaten yapacak işi de yoktu. Yatmak en iyisiydi. Yatağın içinde hareketsizce uzanırken çalan telefonuna uzandı. Arayan Adreanna'ydı. Sabahın saat 8:30'da neden aramıştı ki? Rüyasında mı görmüştü yoksa bir sorun mu vardı? "Hey, Adre!" dedi uykulu haliyle. Hem uykusu vardı hem de yataktan kalkmış olmanın sersemliği. " Selam Leo, buluşalım diye düşünüyordum. Ne dersin? " Kendi kendine gülümsedi Leofwine. Ellerini saçına götürdü ve dağınık olan saçlarını daha da karıştırdı. " Elbette, neredesin? " derken yataktan kalkmıştı bile. Uykulu olan hali açılmıştı. Bunun için Adre'ye dua ediyordu. O aramasa akşama kadar yatakta debelenebilirdi. " Londra'dayım, her zamanki sokağımıza gel bebeğim. " Yüksek sesle güldü Leofwine. Okul dışındaki kimliği eğlenceliydi her zaman. Fakat okuldaki çoğu öğrenci onu ciddi kimliği ile tanımıştı. Geçen günlerde karşılaştığı bir öğrencisi şaşkınca ona baka kalmıştı. Neredeyse bayılacak gibi bakıyordu Leofwine'e. Bunun karşılığında sadece gülümsemiş ve yoluna devam etmişti. Öğrenciler diye geçirdi içinden. " Tamamdır, cisimlenirim. 15 dakikaya ordayım hayatım, görüşürüz. " derken dolabını açmış gözüne ilk çarpan kıyafetlerini yatağın üstüne bırakmıştı. "Görüşürüz." dedikten sonra sesin kulağında yankılandığını hissetti. Hızla kıyafetlerini giydi. Mutfağa indiğinde ufak tefek bir şeyler tıkıştırdı ağzına ve asasını çıkararak cisimlendi sokağa.
Sokağın bitişinde belirdiğinde henüz gelmemiş olduğunu gördüğünde gülümsedi. Sokağın başına baktığında sigarasını yakan birini gördü. Adre! Ona doğru ilerlemeye kalmışken kendisine koşan Adre'ye gülümsedi. Kucağına atlayan seksi kadını belinden kavrayarak kucağına aldı. Kokun, harika! Belli bir süre onu kucağında tutarken mızmızlanan Adre sayesinde onu yere bıraktı. Ardından sesi ile kendine geldi. Sesini,kokusunu özlemişti. "Özlemişim seni." Elini sıkıca kavradığında kendine çekti. Elini beline koydu. " Ben de seni." derken sesindeki özlem netti. Aslında birbirlerini görmelerine rağmen özlemişlerdi. Hogwarts'ta sarmaş dolaş olamadıkları için doğal bir özlem vardı karşılıklı. Gülümseyerek yüzüne baktı. " Sabahın bu saatinde kalktığıma değişmiştir umarım." dedikten sonra dil çıkardı hınzır bir çocuk gibi. Saat kaç olursa olsun, ölüm döşeğinde olsa bile her zaman Adre'nin yanında olabilirdi. O çocukluk arkadaşıydı ve çocukluktan gelen bir aşk besliyordu ona... " Söyle bakalım güzelliğini neye borçlusun ve nereye gitsek?" gülümseyerek söylediği bu sözlerden sonra konuşma alışkanlığını fark etti. Küçüklükten kalan bir şeydi. Merak ettiği bir şey varsa alakasız yerden başka bir yere atlayabilirdi. Bunu tek kelimeyle açıklıyordu. Dengesiz. Ama biliyordu ki bunu yendiği tek yer Hogwarts'dı. Onu olgunlaştıran yerdi...
- Bana ait:
Leo, " Ben de seni. " derken sesindeki özlem çok belirgin. Adre, gülümsedi ve yanağına bir öpücük kondurdu. Leo, Adreanna'nın yanındaki her zamanki çocukluğuyla " Sabahın bu saatinde kalktığıma değişmiştir umarım. " deyip dil çıkardı. Adre, gülmeye başladı. Bu hareketleri hep güldürürdü onu. " Söyle bakalım güzelliğini neye borçlusun ve nereye gitsek? " diye sordu ardından Leofwine. Adre, tekrar gülümsedi ve " Neden bilmiyorum ama yataktan yeni kalkmış halimle, bir zombiye benzerken bile bana güzel olduğumu söylüyorsun. " dedi. Ki gerçekten öyleydi. Bir keresinde Leo, sabah d'Estge malikanesine Adreanna'ya sürpriz yapmaya gitmişti. Göz altları mosmor, saçları dağınık ve yarım yamalak açılan gözleriyle bile Selam güzellik demişti. Dalga geçmediğini de biliyordu Adre. Leo'yla küçüklükten beri arkadaştılar. Ve tanıştığı günden beri aşıktı Adreanna, Leofwine'a. Ancak, arkadaşlıklarının bozulmasından korktuğu için söyleyememişti. " Bence bir süre şu eskimiş koltukta oturalım. Uykusuzum ve uykusuzken ne kadar huysuz olduğumu biliyorsun Leo. " dedi ve gülmeye başladılar. Bazen birbirlerinde kalırlardı, Leo ne zaman Adreanna'yı uykusundan uyandırmaya çalışsa Adre sinirli ve uykulu bir sesle onu tehdit ederdi lanet savurmakla. İğrenç bir turuncu renginde olan koltuğa ilerleyip oturdu oraya Adre, sigarasını içmeye devam edip Leo'ya Gelmeyi düşünmüyor musun tarzı bir bakış attı.
- Francisco'ya ait:
" Neden bilmiyorum ama yataktan yeni kalkmış halimle, bir zombiye benzerken bile bana güzel olduğumu söylüyorsun. " Gülümsemekle yetindi Leo. Nedenini kendine bile itiraf etmekte zorlanırken nasıl ona söyleyebilirdi ki? Onu seviyordu. Hem de deliler gibi. Ona çocukluktan beri duyduğu aşk paha biçilmezdi. Her seferinde korktuğu tek şey o ve dostluğunu kaybetmekti. Yavaş adımlar ile yürürlerken duraksayan Adre'ye baktı soru soran gözlerle. " Bence bir süre şu eskimiş koltukta oturalım. Uykusuzum ve uykusuzken ne kadar huysuz olduğumu biliyorsun Leo. " Korkmuş bir ifade takındı. Adre çoktan koltuğa oturmuş, sigarasını yakmıştı bile. Adre'nin bakışlarını hissettiğinde sallana sallana yanına ilerledi. Sırtını duvara yaslarken ellerini cebine sokuşturdu. " Bu koltukta uyumaya kalkmayacaksın değil mi?" derken gülümsedi. Ardından yavaşça süzdü onu. Sonra ellerini saçına götürdü ve saçlarını karıştırdı. Adre'nin yanına oturdu. Arkasına yaslandığında onu kendisine çekti ve elini omzuna attı. "Manzara hoş değil ama idare edeceksin tatlım." dedi karşıdaki beton duvara bakarak. Kendine has gülümsemesini takındı. " Söylesene Adre, sence kimsenin bana gelmemesinin nedeni nedir?" derken düşünceli hal takınmıştı. Halbuki bunu pek önemsemezdi. Bazı şeyler için konuşmaya bir yerden başlanmalıydı. Belki iyi bir başlangıç değildi ama önemsemedi. Elinde tuttuğu sigarayı aldı ve dudaklarının arasına yerleştirdi hızla. Sonra derince içine çekti. Dumanını üflerken yavaştan, gözlerinin içine baktı. " Şu kader olayına şaşmamak elde değil." dedi ve bir kez daha içine çekti dumanını. Sonra sigarayı Adre'ye uzattı.
- Bana ait:
" Bu koltukta uyumaya kalkmayacaksın değil mi? " dedi Leo, gülümseyerek. Adre, ellerini Bilmem der gibi kaldırdı ve güldü. Ardından Leo, Adre'ye yaklaştı. Koltuğa oturmak yerine ayakta durdu ve sırtını duvara yasladı. Ellerini cebine sokuşturdu, Adre'nin ona ters ters bakması sonucunda yanına gelip elini omzuna attı. Adre de başını onun omzuna yasladı. " Manzara hoş değil ama idare edeceksin tatlım, " dedi Adre'nin o bayıldığı gülümsemesiyle. Adre, sırıttı ve Leofwine'a baktı. Bu adama aşıktı ve söyleyememek çok canını acıtıyordu. Leofwine, düşünceli bir halle " Söylesene Adre, sence kimsenin bana gelmemesinin nedeni nedir? " diye sordu. Adre, tüm komikliği bir kenara bırakıp ciddileşti ve " Çünkü herkes, eğer biri sana cesaret edip senden hoşlandığını söylerse.. " deyip durdu. Leofwine, merakla ona baktı. Adre, sırıttı ve " ..onun kafasını uçuracağımı biliyor, hayatım, " dedi. Leofwine'ın yüzüne bir gülümseme yerleşmişti. Adre'nin elindeki sigarayı alıp içine çekti, yavaş yavaş dumanı geri verirken tekrar o düşünceli hale geri döndü. " Şu kader olayına şaşmamak elde değil, " dedi. Adre, tam olarak neyden bahsettiğini anlamamıştı. Dikkatli bir şekilde gözlerine baktı, " Bazen aşkı uzakta ararız, hemde çok uzakta. Ama bilmeyiz ki o kadar yakınımızda olduğunu. Nereden bilebiliriz? Belki de aşk aslında, eskimiş turuncu bir koltukta bile yanında sevdiğin adam olduğu için mutlu olmaktır, " dedi Adre duygulu bir sesle. Ve sonra sigaradan derin bir nefes aldı. Bir anda söyleyivermişti bunları, kendini tuhaf ve bir o kadar da rahatlamış hissediyordu. Ancak hala korkuyordu. Ya bozulursa arkadaşlıkları? Ya giderse Leo? Bırakırsa Adreanna'yı?
- Francisco'ya ait:
Yüzündeki tebessüm yayılmıştı Adre'nin lafından sonra. Kafalarını uçurmak,ha? Bayıldım. Kıskandığını düşünmüştü Leofwine. Bu hoşuna gitmişti. " Bazen aşkı uzakta ararız, hemde çok uzakta. Ama bilmeyiz ki o kadar yakınımızda olduğunu. Nereden bilebiliriz? Belki de aşk aslında, eskimiş turuncu bir koltukta bile yanında sevdiğin adam olduğu için mutlu olmaktır, " Sözleri idrak etmek için birkaç saniye öylece durdu. Sözleri içinden tekrar etti. Gözleri açılmıştı. Beni seviyor mu yani? diye geçirmeden edemedi. Sesini temizledikten sonra gülümsedi. " Belki de aşk onu kaybetmemek için aşkını içinde yaşamaktır." dedikten sonra kendi sözlerini düşündü. Doğru mu söyledim? diye düşünürken sırıttı. Ardından da Adre'ye yaklaştı. Parmaklarını saçlarının arasında gezdirdi ve ekledi. "Çocukluğumuzu hatırlarsın değil mi? Hani ilk tanıştığımız ve ardından da sırrımızı birbirimize açtığımız anı." Evet, başta onu muggle zannetmişti ve ilk kez bir muggle söylecekti büyücü olduğunu. Ama sonradan ikisi de aynı şeyi söylediklerinden rahatlamışlardı. Ve o zamandan beri onunlaydı. Yan yanaydılar. Daha da yaklaştığında aralarındaki mesafe kapanmıştı. " İşte, seni o zamandan beri seviyorum. Seni hep..." kalbini gösterdi. "... burada sevdim." dedi ve gülümseyişin ardından dudaklarını öptü.
Yeni bir hayatın ve zaferin başlangıcının öpüşü idi bu. Bir aşkın daha birleşimi ve bir kalbin daha atması demekti. Bir bedenin daha ateşle kavrulması, hayatını anlamlı kılmaktı. Bir tabutta yatışın sonu demekti. Evet, Leo için bir başlangıç demekti. Kendi sınırlarını aşıp onun sınırlarına ulaşmaktı bu kez. Bir cümlenin ana fikri olmak yerine yüklemi olup her şeyi belirlemek demekti. Evet, karanlığı aydınlığa ulaştırmaktı bu kez...
- Bana ait:
Leowine, şoka uğramış bir ifadeyle bakıyordu Adreanna'ya. " Belki de aşk onu kaybetmemek için aşkını içinde yaşamaktır, " dedi gülümseyerek. Sonra Adre'ye yaklaştı. Parmaklarını gezdirdi saçlarının arasında, ve devam etti sözlerine " Çocukluğumuzu hatırlarsın değil mi? Hani ilk tanıştığımız ve ardından da sırrımızı birbirimize açtığımız anı, " diyerek. Adreanna'nın gözünün önünden hatıraları geçmeye başlamıştı. Evet, ilk kez burada tanışmışlardı. Onların sokağıydı burası; burada tanışmışlar, burada dost olmuşlar, ve şimdi görüldüğü üzere burada itiraf edeceklerdi birbirlerine aşklarını. Biraz daha yaklaştı Leofwine, " İşte, seni o zamandan beri seviyorum. Seni hep.. " dedi ve durdu. Kalbini göstedi bir eliyle ve "... burada sevdim. " diyerek bitirdi sözlerini. Adreanna'nın duyguları karışmıştı birbirine. Aşk, heyecan, mutluluk, şaşkınlık.. Hepsini bir arada yaşıyordu. İkisi de gülümsediler ve Leo, Adre'yle aralarındaki o ufak mesafeyi de kapatarak dudaklarını birleştirdi onunkilerle. Adre, kollarını boynuna doladı, yavaş ve tutkulu bir şekilde devam ettiler öpüşmelerine. Adreanna, bir süre sonra geri çekildi ve " Seni hep, hep sevdim Leo. Öyle sevdim ki.. " deyip duraksadı. Gözlerine baktı Leofwine'ın. " .. bana acı verdi. Her gün seni görüp söyleyememek. Gittikçe yıpratıyordu. Ancak nihayet son buldu bunlar, ait olduğum yerdeyiz artık. Birbirimiziniz, " dedi ve son kelimeyi tam olarak telaffuz edemediği için güldü. Leofwine'da ona eşlik etmişti. " Tanıştığımızdan beri bu anın hayalini kuruyorum. " diye bitirdi sözlerini Adreanna, sonra tekrar birleştirdiler dudaklarını.
- Francisco'ya ait:
Öpüşmeleri ilerlediğinde boynunda hissettiği eller ile huzurlu hissetti kendini. "Seni hep, hep sevdim Leo. Öyle sevdim ki.. " deyip duraksadı.Leofwine'ın gözlerine baktı . " .. bana acı verdi. Her gün seni görüp söyleyememek. Gittikçe yıpratıyordu. Ancak nihayet son buldu bunlar, ait olduğum yerdeyiz artık. Birbirimiziniz, " dedi ve son kelimeyi tam olarak telaffuz edemediği için güldü. Leo'da ona eşlik etmişti. " Tanıştığımızdan beri bu anın hayalini kuruyorum. " diye bitirdi sözlerini, sonra tekrar birleştirdiler dudaklarını. Ona ulaşmanın zaferi vardı Leo'da. Ellerini beline koymuş, hafifçe okşuyordu. Dudaklarını ayırdıklarında. Nefessiz kalmış oldukları her hallerinden belli oluyordu. İkisinin yüzünde de gülümseme vardı şapsal denecek kadar. Kısa bir kahkaha attı Leofwine. Aniden ayağa kalktı. Ve diz çöktü. Adre'nin şaşkın bakışlarını hissettiğinde ciddiyetini koruması gerektiğine karar verdi. Ellerini tuttu ve gözlerinin içine baktı. " Hayatımı senin yoluna adayacağım meleğim. Ve şimdi tek yapılması gerekenin yeni bir başlangıç olduğu," Tebessüm etti ve ardından da yutkundu. Onunla hep evlenme hayali kurardı. Gerçek olması artık an meselesiydi. Sözleri toparlamak için düşünmeye başladı. Fakat duygularına tercüme olacak kelimeleri bulamadı. Sonra gülümseyerek gözlerinin içine baktı. " Sözler duygularıma tercüme olmayacak gibi." Sonra göz kırptı ve gülümsedi. " Hayallerimizin, belki benim hayallerimin, gerçekleşmesi için bir başlangıca ihtiyacımız var. Ve bu başlangıç sevgili olmaktan geçiyor tatlım. Benimle sevgili olur musun?" derken dudaklarını kıvırdı ve kaşlarını kaldırdı. Cevabını beklerken ayağa dikeldi.
- Bana ait:
Dudaklarını birbirlerinden ayırabildiklerinde, nefes nefese kaldıklarını fark ettiler. İkisinin de yüzünde şapşal bir gülümseme vardı, mutlulukla bakıyorlardı gözlerine. Ardından Leo, Adre'yi tamamiyle şok edecek şekilde diz çöktü, ellerini tutup gözlerinin içine baktı. " Hayatımı senin yoluna adayacağım meleğim. Ve şimdi tek yapılması gerekenin yeni bir başlangıç olduğu, " diye başladı sözlerine. Tebessüm etti ve yutkundu. Leofwine, romantik konuşmalar yapmak da, açıkçası pek de iyi değildi. Adreanna, sırıttı ve tekrar gözlerine baktı. " Sözler duygularıma tercüme olmayacak gibi, " dedi Leo ve Adre, ona güç vermek istercesine dudaklarına ufak bir öpücük kondurdu. " Hayallerimizin, belki benim hayallerimin, gerçekleşmesi için bir başlangıca ihtiyacımız var. Ve bu başlangıç sevgili olmaktan geçiyor tatlım. Benimle sevgili olur musun? " diyerek bitirdi sözlerini. Dudakları yukarıya doğru kıvrıldı ve kaşlarını kaldırdı. Adreanna, Leofwine'ın kendisini tutan ellerinden tuttu ve ikisi de ayağa kalktı. Bir adım geri çekildi ve ciddiyetle gözlerine baktı. " Bana bak, bayım, " diye başladı sözlerine. Leo'nun gözlerinden bir anlık bir korku ifadesi geçti. Reddedileceğini düşünüyor gibiydi adeta. Adreanna, ciddiyetini bozmadan devam etti sözlerine, " Eğer bir adım daha atarsan.. " dedi ve duraksadı. Ardından gülümsedi ve " ..seni asla bırakmam, " dedi ve aralarındaki mesafeyi kapatıp sarıldı ona. Sımsıkı hemde, bırakmayacakmış gibi. " Ve söylediklerimde ciddiydim, artık istesen de benden kurtulamazsın sevgilim. " dedi ve güldü. Sevgilim, ha? Ne kadar yakışmıştı bu söz Adre'nin ağzına. Hemde Leofwine'a karşı.
Bu da link : http :// nimbus2001.turkforumpro.com/t79-arkadastan-ote | |
|
Valerie de la Montespan Muggle
Galleon : 35035 Mesaj Sayısı : 57 Kayıt tarihi : 09/06/12 Yaş : 27
| |